Çin Ekonomik Büyüme İçin Kendine Dönüyor

Renminbinin değeri yükseldikçe işçilerin alım gücü artıyor.

PEKİN - Çinli liderler yıllardır, ülkenin iç kesimlerindeki milyonlarca yoksul işçiye, yükselen ihraç ekonomisinin lokomotifi olarak baktılar. Kıyı bölgelerine taşınan bu işçiler, fabrikalarda çalışıp didindi ve dünyanın tükettiği mamulleri ürettiler. Bugünlerde aynı işçiler, Çin ekonomisi için bir başka açıdan hayati önem taşımaya başladı. Artık onların bizzat kendilerinin ürettikleri malları satın almaları, maaşlarını ruj, iç çamaşırı, plastik sandalye ve plazma televizyon gibi ürünlere harcamaları gerekiyor. Yetkililer dış tüketime aşırı bağımlı hale gelen Çin'in bu tek yanlı ekonomi modelinden sıyrılmasını istiyor ve işçileri bunun dayanağı olarak görüyor. Başbakan Wen Jiabao dâhil, Çin'in bazı en üst düzey liderleri yıllardır bunu dile getiriyorlardı, özellikle de küresel mali krizin ihracat sektörünü vurmasından sonra. Fakat Çin geçen ay, para birimi renminbiyi esnek hale getirmek için harekete geçti. Çinli yetkililer ücret artışlarına yol açan son dönemlerdeki fabrika grevlerine de hoşgörüyle yaklaşıyor. Bu durum, ülkenin ekonomik modelini değiştirmek konusunda Çinli liderlerin ciddi olabileceğini gösteriyor. Renminbinin dolara endeksli olmaktan çıkması, bu para biriminin büyük bir ihtimalle değer kazanacağı ve Çin ihraç mallarının dünya pazarındaki rekabet gücünün biraz azalacağı anlamına geliyor. Fakat aynı zamanda, Çinli tüketicilerin alım gücü artacak. Ayrıca yoksul işçiler için ücret artışını özendiren devlet politikaları da tüketimi kamçılayabilir (şehirlerde, göçle gelen 150 milyon işçinin olduğu hesap ediliyor), ama tabii zamlar enflasyonun üstünde kalırsa. Shanghai Normal Üniversitesi'nden iş hukuku uzmanı olan Liu Cheng, "Merkezi hükümetin ücret artışını desteklediği çok açık, çünkü bu doğrudan iç tüketimi teşvik etmek ve ekonomiyi yeniden yapılandırmakla ilgili. Ücret artışları uzun süredir ekonomik büyümenin gerisindeydi. Bu da Çin'i ihracata bağımlı kalmaya zorluyordu" diyor. Çinli liderlerin sistemi baştan aşağı değiştirmekten başka çareleri yok. Bir kere, ucuz işgücü kaynağı kurumak üzere. Çin'in 15-24 yaş grubundaki nüfusu tepe noktasına çoktan ulaştı. BM tahminlerine göre, Çin tek çocuk politikasını değiştirse bile bu nüfus gelecek 10 yıl boyunca küçülmeye devam edecek. Uzmanlara göre, renminbinin değerlenmesi Çin'in ihracatının rekabet gücünü düşürmeye veya Çin'in ihracata olan bağımlılığını azaltmaya tek başına yetmeyebilir. Çünkü 2005 ortalarından 2008'in ilk yarısına kadar, Çin parası ABD dolarına karşı yüzde 21 değer kazanırken, Çin'in ABD'yle olan ticaret fazlası aynı dönemde ortalama yüzde 21 artmayı sürdürdü. Son aylarda, Çin'in ihracatı güçlü bir şekilde tekrar toparlanıyor. Nitekim Mayıs itibarıyla yıllık ihracat artışı neredeyse yüzde 50'yi buldu. Çinli yetkililer belli ki, ekonomilerinin ulusal paranın değeriyle oynamayı sürdürecek kadar büyüyeceğine inanıyor. İhracat bir yana, Çin'in ekonomik büyümesi de (özellikle altyapı inşaatı) devlet yatırımlarına bağımlı. Bazı uzmanlara göre, bu durum büyük riskler yaratıyor. Çin, ekonomiyi canlandırmak için yapılan kamu harcamaları ve devlet bankalarının verdiği kredilerle krizi atlattı. Fakat verilen krediler enflasyonist baskıları artırıp emlak piyasasını canlandırdı. Hükümet şimdi ekonomideki bu harareti düşürmeye çalışıyor. Öte yandan, etkili altyapı projeleri aslında ülke çapında daha yaygın ücret artışlarının, dolayısıyla daha büyük bir iç tüketimin yolunu açıyor. Ülkenin iç kesimlerindeki otoyol ve demiryolu inşaatlarında patlama yaşandı. Dolayısıyla maliyetlerin daha düşük olduğu bu bölgelerde şirketlerin giderek daha çok fabrika açtığı anlaşılıyor. İç kesimlerdeki bazı işçilerin ücretleri kıyı bölgelerindeki kadar, hatta bazen onlardan bile hızlı artıyor. Hisse senedi analiz firması Wedge MKI'nin Pekin ofisi yöneticisi Anne Stevenson-Yang, ülke çapında en az 15 şirketle ilgili araştırma yaptıklarını ve iç kesimlerdeki bazı şirketlerde bu yıl yüzde 30'a varan ücret artışları gördüklerini belirtiyor. Bu oran, kıyı kesimindeki artışlardan da fazla. Fakat iç bölgelerdeki ücretler hâlâ kıyı kesimiyle karşılaştırıldığında daha düşük. Dolayısıyla hem bunun sonucunda, hem de kıyı illerinde imalat yapan fabrikaların yerine daha nitelikli sektörlerin tercih edilmesi nedeniyle, kar marjı nispeten düşük olan şirketler burada giderek daha çok işyeri açıyor. Teorik olarak, birçok işçinin artık kıyı bölgelerine hücum etmesine gerek kalmayacak ve iç kesimlerde tüketim artacak. Böylece ülke çapında daha dengeli bir ekonomik büyüme yaşanacak.

http://www.nytimes.com/2010/06/25/world/asia/25china.html?scp=3&sq=EDWARD%20WONG%20china&st=cse

0 comments:

Post a Comment