Petrokimyasallardan Yeşeren Hayatlar

Bir zamanlar derin deniz yataklarının biyolojik olarak çölden farksız olduğu düşünülürdü

Bu mantığa göre yaşam, ışık ve fotosentezle eş anlamlıydı. Güneş, gezegenin besin zincirlerini harekete geçiriyor ve olağanüstü karanlık derinliklerini sadece birkaç leş yiyici ziyaret ediyordu. Ancak 1977'de, Pasifik Okyanusu'nun derinliklerinde çalışan okyanus bilimciler deniztarağı, midye ve büyük kurtlarla dolu ilginç bir ekosistemle karşılaştı. Volkanik çatlaklardan sızan sıcak, mineral zengini sularda mikroplar yaşıyordu. Deniz suyuna karışan kimyasallardan beslenen ve güneşsiz idare edebilen bu mikroplar zengin bir ekosistemi besliyordu. 1984'te bilim insanları ısının da gerekli olmadığını fark ettiler. Meksika Körfezi'nin derinliklerini incelerken, farklı bir beslenme formundan güç alan güneşsiz yaşam alanları keşfettiler. Besin zincirinin belkemiğini oluşturan mikroplar sıcak minerallerle değil, deniz yatağından sızan petrokimyasal maddelerle yaşıyordu. Bugün bilim insanları körfezin güneş görmeyen çok derin ve soğuk 100 bölgesinde deniztarağı, midye ve boru kurtçuğu toplulukları olduğunu biliyorlar. Yüzlerce ve hatta bazılarına göre binlerce henüz keşfedilmemiş benzer bölge hakkında ipuçları elde ettiler. Texas A&M Üniversitesi'ndeki Jeokimya ve Çevre Araştırmaları Merkezi'nin Başkanı Norman L. Guinasso Jr, "Nereye baktılarsa karşılarına bu ekosistemler çıktı" diyor. Angola, Endonezya ve Trinidad açıklarındaki derin sularda yaşayan benzer ekosistemler olduğunu söylüyor. Florida Devlet Üniversitesi'nden ışık almayan ekosistemleri inceleyen Okyanus Bilimci Ian R. MacDonald, "Bu tip 2 bin ekosistem olduğunu söyleseler şaşırmam" diyor. Dünya çapında bu tip ekosistemlerin en fazla bulunduğu bölge Meksika Körfezi. Bulunan canlılar arasında iki metreden uzun boru kurtçukları var. Bilim insanları bazı yaratıkların 500 yıldan daha yaşlı olduğunu düşünüyor. Şimdi, körfezdeki korkunç kaza sonucu ışıksız ve soğuk derinliklerde yaşayan bu canlılar bilim insanları arasında sessiz bir tartışmanın konusu oldular. 20 Nisan'da Deepwater Horizon petrol platformundaki patlama sonucu dev bir petrol sızıntısının başlamasının bu canlıları nasıl etkileyeceği konusu tartışılıyor. Derin su araştırmacıları, karanlık ekosistemlerle ilgili ciddi endişelerini dile getirdiler. Petrokimyasallarla beslenen bu canlılar normalde yavaş, dağınık ve uzun süreli sızıntılara alışıklar. Bir anda ve yüksek konsantreli gelişen son sızıntının, petrolü seyreltmek için kullanılan kimyasalların ve sudaki oksijen oranının düşmesinin bu canlılara iyi gelip gelmeyeceği bilinmiyor. Bazı araştırmacılar, bu ekosistemlerin tamamen yok olacağından endişeleniyor. Geçen sene bilim adamları 1,6 kilometre derinlikteki BP kuyusunun patladığı yerden sekiz kilometre uzaklıkta derin midye ve boru kurtçuklarından oluşan b'r ekosistem keşfetti. BU sızıntının bu canlılar üzerinde ne tür bir etkisi olacağını kısa zamanda öğreneceğimizi gösteriyor. Işıksız ekosistemler konusunda federal bir çalışmanın başında olan ve BP platformunun yanındaki canlıları da ilk elden gören Pennsylvania Devlet Üniversitesi'nden Biyoloji Profesörü Charles R. Fisher, "Çok fazla belirsizlik var. Umudumuz sızıntının etkisinin çok az veya hiç olmaması" diyor. İçişleri Bakanlığı'na bağlı Maden İdare Bürosu, BP sızıntısının bu ekosistemlere zarar verip vermediğini incelemek için diğer federal kurumlarla işbirliği yapıyor. Bilim insanları gemilerin Temmuz ayında yola çıkıp derin deniz topluluklarını incelemek için buzlu deniz yatağına iple robotların indirileceğini söylüyor. Kariyerini bu ekosistemlerin zenginliği ve karmaşıklığına adayan Florida Devlet Üniversitesi'nden MacDonald gibi bilim insanları için olanlar çok üzücü. "Bir zamanlar derinlerde yaşayan bilinmeyen hayvanları inceliyorduk. Şimdi de muhtemelen kariyerimizin geri kalanında sızıntının etkisini inceleyeceğiz.

http://green.blogs.nytimes.com/2010/06/22/dark-ecosystems-nurtured-by-oil/?scp=2&sq=WILLIAM%20J.BROAD&st=cse

0 comments:

Post a Comment