Kemerler 1930'ların Gölgesinde Sıkılıyor

Dünyanın zengin ülkeleri şu sıralar tehlikeli bir deney yürütüyorlar. 1930'lardan kalma ekonomik bir politikayı tekrar ediyorlar. Harcamaları kesip tam toparlanma sağlanmadan vergileri artırıyorlar. Bu strateji, bugünkü durumun 1930'lardan çok farklı olduğu fikrine dayanıyor ve uygulayıcılar çok değişik bir sonuç vermesini bekliyorlar. Karar vericiler önümüzdeki birkaç yıl süresince devlet teşviklerinin geri çekilmesiyle beraber özel sektörün boşluğu dolduracağına inanıyor. Eğer inançlarında haklılarsa, inanılmaz boyutlardaki bütçe açıklarını kapatmak için erken davranmış olacaklar. Eğer her şey bekledikleri gibi olmazsa, kamu harcamalarındaki düşüş özel sektörün harcamalarını kıstığı ve küresel ekonominin küçüldüğü yeni bir kısır döngüye yol açacak. Her iki olasılığı da destekleyen geçerli kanıtlar var. Zengin ülkelerin özel sektörleri son birkaç aydır güçlü bir şekilde büyüyor. 1930'ların aksine, gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri diğer ülkeleri sürükleyecek kadar büyük. Son zamanlarda ABD'de maaşlar, toplam çalışma saatleri, endüstriyel üretim ve özel sektör kârlılık oranı artıyor. Ancak, son günlerde açıklanan ekonomik veriler bazı endişelerin oluşmasına yol açtı. ABD'nin kısa süre içinde yürürlülüğe sokacağı kemer sıkma önlemleri 1930'larda alınandan çok da küçük değil. Roosevelt yönetiminin Büyük Buhran'ın aşıldığını düşünüp 1936 ve 1938 yılları arasında artırdığı vergiler ve harcamalardaki kısma, gayrisafi yurtiçi hâsılanın yüzde 5'ine denk geliyordu. Ancak aynı yıllarda Avrupalı ülkeler İkinci Dünya Savaşı öncesi kamu harcamalarını artırıyordu. Bu sefer hemen hemen tüm dünya aynı anda kamu harcamalarını kısıyor. Uluslararası Para Fonu'na göre, 2009 ile 2011 yılları arasında ABD'nin yapacağı kısıntı ekonominin yüzde 4,6'sına denk geliyor. İngiltere'de ise, son bütçe kesintisini hesaba katmadan bile kemer sıkma önlemleri gayrisafi yurtiçi hâsılanın yüzde 2,5'ine eşit. Dünya genelinde ise kesintiler yüzde 2'nin biraz üzerinde olacak. İngiltere Merkez bankası için çalışan Amerikalı mali krizler uzmanı Adam Posen, aynı anda yürürlüğe girecek kesintilerin tüketicileri, iş adamlarını ve yatırımcıları endişelendirebileceğini söylüyor. "Dünya bir hata yapıyor olabilir. Bu politikalar işleri daha da kötü bir hale sokabilir. Ancak yine de bu işten iyi bir şekilde çıkma ihtimalimiz, kriz ihtimalinden daha fazla" diyor. John Maynard Keynes'in ekonomik kriz dönemlerinde özel sektör harcamaları azalınca, kamu harcamalarının artması gerektiğini söylediği 1930'larda, pek kimse söylediklerini anlamamıştı. Ancak 2008'de birçok ülkede karar vericiler hızlı ve agresif bir şekilde davranmaları gerektiğini biliyordu. ABD Merkez Bankası ve diğer merkez bankaları dünyayı ucuz paraya boğdular. ABD, Çin, Japonya ve daha az bir oranla Avrupa, harcamaları artırıp vergileri indirdi. Yaptıkları işe yaradı. Lehman Brothers'ın iflasından 6 ay sonra ekonomiler toparlanma belirtileri göstermeye başladı. Toparlanma bu sene de devam etti. Yüksek kârlar ve gelirler daha fazla harcamayı beraberinde getirebilir. Bu da daha yüksek kâr ve gelir demek. Bu durumda devlet teşviklerine gerek kalmaz. Ancak 1937 kriziyle paralellik gösteren bazı veriler endişe yaratıyor. 1933'ten 1937'ye kadar ABD ekonomisi yüzde 40 büyüyüp 1929'daki gayrisafi yurtiçi hâsılayı geçti. Ancak toparlanma Roosevelt'in kesintilerine dayanacak kadar güçlü değildi. 1938'de ekonomi yüzde 3,4 oranında küçüldü ve işsizlik oranı tavan yaptı. Geçmişten öğreneceğimiz bir örnek varken neden aynı yanlışı tekrarlıyoruz? Yunanistan'ın başka seçeneği yok. Harcayacak parası yok. Diğer bazı ülkeler ise bütçe açıklarını kapatmayı ertelerlerse finans sektörünün güvenini yitirmekten korkuyor. Bu ülkelerin arasında İspanya ve hatta İngiltere var. Bir de ekonomiye büyütmek için hem harcayacak parası olan hem de daha fazla borç alabilecek ülkeler var. Dünyanın en büyük üç ekonomisinden ABD, Almanya ve Çin bunların içinde ancak onlar bile ilave harcamalar konusunda gönülsüz. Çin en azından son döneme kadar emlak piyasasının aşırı ısınmasından endişe ediyordu. İkinci Dünya Savaşı öncesi Nazilerin politik güç kazanmasında enflasyonun büyük bir rolü olduğunu bilen Almanlar ekonomik teşvikler konusunda her zaman dikkatli olmuşlardır. Başta Almanya olmak üzere Avrupa'nın kriz patladıktan sonraki tepkisi ABD ile kıyasla çok daha ihtiyatlı oldu. Avrupa ekonomisinin bugün daha kötü durumda olmasının bir sebebi de bu. Zengin ülkelerin harcamaları kesip vergi artırımına gitmesi gerektiği fikri aslında bazı açılardan doğru. ABD, Japonya ve Avrupa'nın yaptığı mali taahhütler cüzdanlarını oldukça aştı. Sonuçta, bazı şeylerin değişmesi gerekiyor. İdeal bir dünyada, ülkeler kısa dönemli kamu harcama artışlarını ve vergi kesintilerini, uzun dönemli harcama kesintileri ve vergi artışlarıyla dengelemeli. Ancak büyük ülkelerden hiç biri bunu politik olarak nasıl yapacağını bilmiyor. Bu durumda elimizde kalan tek şey, devletlerin 1930'ların hatalarından yeterince ders çıkarmış olması umudu.

DAVID LEONHARDT

0 comments:

Post a Comment